Bel ağrısı, sık karşılaşılan ve önemli ekonomik kayıplara neden olan bir sağlık sorunudur. Erişkin yaştaki insanların %80’i, yaşamlarının herhangi bir döneminde, sıklıkla da 45-60 yaşları arasında en az bir kez bel ağrısıyla karşılaşırlar. Çalışan nüfusun her yıl % 25-50’i bel ağrısından mustariptir.
Bel ağrıları, semptomların süresine göre 3 grupta incelenmektedir:
Akut bel ağrısı: Altı haftadan kısa sürer. Büyük çoğunluğu ilk 4 haftada kendilğinden iyileşir. Ama %30 hastada ağrı sonraki 1 yıl içinde devam eder. Akut bel ağrısı olan hastaların yaklaşık %60’ı bir ay, %90’ı da 3 ay içinde işlerine geri döner.
Subakut bel ağrısı: Altı ile 12 hafta arası süren bel ağrıları.
Kronik bel ağrısı: On iki haftadan daha uzun süren bel ağrıları (tüm bel ağrılarının %5’i bu grupta yer alır).
Bel ağrısı ile hekime başvuran hastalarda, uygun tanısal tetkiklerin ve tedavi yaklaşımının sergilenebilmesi için Amerikan Hekimler Birliği (ACP) 2007 yılında bir tanı-tedavi kılavuzu oluşturmuştu. ACP bu önerileri güncelleyerek Annals of Internal Medicine dergisinde yayınladı. ACP önerilerinde genel olarak bel ağrısı olan hastalarda ilaçsız tedavilerin öncelikle denenmesi öneriliyor. Eğer ilaç tedavisi gerekirse akut bel ağrılarında non-steroid antiinflamatuar ilaçlar veya kas gevşeticiler, kronik bel ağrılarında ise ilk seçenek olarak non-steroid antiinflamatuar ilaçlar, ikinci seçenek olarak ise tramadolol veya duloksetin tavsiye ediliyor. Ancak önerilen ilaçsız tedavilerin bir çoğuna erişim bir çok yerde mümkün değil ve sağlık sigortası tarafından karşılanmıyorsa bu tedavilerin hasta için düşük maliyetli olduğu söylenemez. Önemli vurgulanması gereken nokta makalede belirtildiği gibi özellikle yeni başlayan bel ağrılarının çoğu tedaviden bağımsız olarak ilk 4 haftada iyileşir. O nedenle bu dönemde özel bir neden yoksa tanısal testlerin ve yüksek maliyetli ya da yüksek riskli tedavilerin kullanılmasından kaçınmak gerekir.
ACP şu güçlü önerilerde bulundu.
Akut ve subakut bel ağrısı olan hastaların çoğu tedaviden bağımsız olarak zamanla iyileşirler ve potansiyel olarak zarar verebilecek pahalı tedavilerden sakınabilirler. İlk basamak tedavi yüzeysel sıcak uygulaması (orta derecede kanıt düzeyi), masaj, akupunktur veya omurga manipülasyonu (düşük derecede kanıt) gibi ilaçsız bir tedavi olmalıdır. İlaçsız tedaviler başarısız olursa non-steroid antiinflamatuar ilaçlar veya kas gevşeticiler kullanılabilir (orta derecede kanıt düzeyi)
Kronik bel ağrıları için egzersiz, çok disiplinli rehabilitasyon, farkındalık temelli stres azaltma (orta derecede kanıt), tai-chi, yoga, motor kontrol egzersizleri, progresif gevşeme, elektromiypgrafi biofeedback, düşük düzeyli lazer tedavisi, edimsel tedavi, zihinsel-davranışsal tedavi veya omurga manipülasyonu (düşük derecede kanıt) gibi ilaçsız tedaviler düşünülmelidir.
İlaçsız tedaviye yanıt vermeyen kronik bel ağrılarında non-steroid antiinflamatuar ilaçlar ilk seçenek olarak düşünülmeli. İkinci sırada tramadol veya duloksetin düşünülebilinir. Opyoidler ilk iki basamaktaki tedavi seçenekleri başarısız olan ve faydası risklerinden çok olan hastalarda, o da ancak potansiyel yarar ve riskleri tam olarak konuşulduktan sonra düşünülmelidir.
Qaseem A., Wilt T.J., McLean R.M. et al. Noninvasive Treatments for Acute, Subacute, and Chronic Low Back Pain: A Clinical Practice Guideline From the American College of Physicians. Ann Intern Med. 2017.
DOI: 10.7326/M16-2367
Comentarios