Nutrisyon bilim tarihinin en önemli gelişmelerinden birisi şüphesiz ki vitamin ve mineral eksikliklerinin hastalıklara yol açabileceğinin anlaşılmasıdır. Daha 1747 yılında denizcilerde o zamanlar sık görülen skorbüt hastalığının limon ve portakal ile tedavi edilebileceğinin anlaşılmıştı. Yirminci yüzyılın başlarında D vitamini eksikliği ile raşitizm; B3 vitamini (niyasin) eksikliği ile pellegra (deri bulguları ve mental konfüzyon ile giden bir hastalık) arasındaki ilişki fark edilmiştir. 1910 ve 1930’lu yıllarda A, B, C, D ve E vitaminleri bulunmuş ve daha sonra bu vitaminler izole edilerek sentezlenmiş ve böylece vitamin hapları/kapsülleri üretilmesi mümkün olmuştur. Bu şekilde vitamin eksikliklerine bağlı hastalıkların gelişmesinin önüne geçilmiştir. Son 50 yılda bazı bilim adamları tarafından vitaminlerin subklinik eksikliklerinin insanlarda çeşitli hastalıkların gelişmesine yol açabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Bu bilim adamları arasında Vitamin C’nin insanları soğuk algınlığından koruduğu fikrini ortaya atan 1970 Nobel Ödülü sahibi Linus Pauling de sayılabilir. Sağlıklı ve daha uzun yaşamak insanlara çok çekici geldiği için literatürde destekleyen yeterli kanıt olmasa bile vitamin ve mineral destekleri gittikçe yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır. 2009 yılındaki bir çalışmada doktorların %79'unun hastalarına vitamin ve diğer besin desteklerini reçete ettiği; %72'sinin de bu destekleri kullandığı saptanmıştır [1].
American Journal of Cardiology dergisinde kısa süre önce yayınlanan bir meta-analizde [2] 2012 ve 2017 yılları arasındaki vitamin/mineral/diyet destek tedavileri ile ilgili tüm randomize kontrollü çalışmalar ve meta-analizler sistematik olarak gözden geçirilmiştir. Sonuçları özetle şöyledir :
Multivitamin, D vitamini, kalsiyum ve C vitamininin kalp hastalıkları, miyokard infaktüsü, veya felç gibi hastalıklar üzerinde koruyucu bir etkisi yoktur.
Multivitamin, D vitamini, kalsiyum ve C vitamininin total ölüm riski üzerinde bir etkisi yoktur
Folik asit tek başına felç ve kardiyovasküler hastalık riskini yaklaşık %20 azaltmaktadır; B-kompleks vitaminleri (folik asit, B6, and B12) felç riskini azaltmaktadır.
Folik asit veya B-kompleks vitamin desteğinin total ölüm riski üzerinde bir etkisi yoktur
.Antioksidanların (A vitamini , C vitamini, E vitamini, β-karoten, selenyum ve çinko) ve niyasinin kardiyovasküler hastalık riski üzerinde koruyucu etkisi yoktur.
Anti-oksidan kombinasyonları (şunlardan en az ikisi: A vitamini , C vitamini, E vitamini, β-karoten, selenyum ve çinko) ve niyasin desteği total ölüm riskini biraz artırmaktadır.
Geçtiğimiz Ağustos ayında Circulation dergisinde yayınlanan 2 019 862 olguyu kapsayan bir meta-analiz çalışması da multi-vitaminlerin kardiyovasküler hastalıklar üzerinde koruyucu bir etkisi olmadığını göstermiştir [3]. Bu araştırmaların sonuçları göstermektedir ki; sağlıklı ve uzun bir ömür için dengeli bir diyetin yerini multi-vitamin ve mineral desteği kesinlikle tutamaz.
REFERANSLAR
1. Dickinson, A., N. Boyon, and A. Shao, Physicians and nurses use and recommend dietary supplements: report of a survey.Nutr J, 2009. 8: p. 29.
2. Jenkins, D.J.A., et al., Supplemental Vitamins and Minerals for CVD Prevention and Treatment.J Am Coll Cardiol, 2018. 71(22): p. 2570-2584.
3. Kim, J., et al., Association of Multivitamin and Mineral Supplementation and Risk of Cardiovascular Disease: A Systematic Review and Meta-Analysis.Circ Cardiovasc Qual Outcomes, 2018. 11(7): p. e004224.
コメント