top of page

Romatoid Artrit Tedavisinde Glütensiz Diyetin Rolü


Romatoid Artrit (RA) hastaları, semptomlarını kontrol etme ve yaşam kalitelerini arttırma amacıyla farklı tedavi yöntemleri arayışındadırlar. Bazı hastalar, glütensiz bir diyetin semptomları hafiflettiğini ve buğday bazlı ürünlerden kaçınmanın faydalı olduğunu bildirmiştir. Bu konuda yayınlanan güncel makaleler ışığında bu konuyu ele alalım (1–3).


Glüten; buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir protein kompleksidir. Glütensiz olarak etiketlenmedikçe ekmek, makarna ve diğer unlu mamullerin çoğunda bulunur. Bazı insanlar glüten intoleransı veya çölyak hastalığına sahip olabilir, bu durum bağışıklık sistemi tepkilerine ve bağırsak hasarına neden olabilir. Ancak bu durum oldukça nadirdir. Çölyak hastalığı, her 100 kişiden 1'ini etkileyen bir durumdur ve bu kişiler glüteni tolere edemezler. Çölyak hastaları, glüten içeren yiyecekleri tükettiklerinde halsizlik, şişkinlik ve sindirim sorunları gibi semptomlar yaşayabilirler.


RA da çölyak hastalığı gibi otoimmün bir hastalıktır. RA'da bağışıklık sistemi, eklemlerde sinovyal sıvı üreten dokulara yanlışlıkla saldırır. Bu durum, eklem ağrısı ve iltihaplanmaya neden olur ve tedavi edilmezse zamanla hasara ve eklem deformitelerine yol açabilir. Glüten intoleransı gibi enflamatuar süreç, RA'ya katkıda bulunan bir faktör olabilir ve vücudun birçok bölgesinde, özellikle eklem bölgelerinde ağrı, şişlik ve enflamasyona neden olabilir.


Ancak RA hastalarında çölyak hastalığı oranı genel popülasyona göre daha düşüktür. Bu nedenle, RA ile glüten arasındaki ilişki karmaşıktır. Çoğu araştırma, glütensiz bir diyetin RA semptomlarını genel olarak iyileştirmediğini göstermektedir. Örneğin, 2022 yılında yapılan bir araştırmada, glütensiz bir diyetin RA semptomlarını düzeltmediği ve hastaların yaşam kalitesi üzerinde belirgin bir etkisi olmadığı bulunmuştur.(3) Bununla birlikte, bazı çalışmalar RA hastalarında glüten intoleransının daha yaygın olduğunu ve bu durumda glütensiz bir diyetin semptomları hafifletebileceğini öne sürmektedir.


Mevcut bilimsel kanıtların sınırlı olması ve glütensiz bir diyetin uygulanmasının olası riskleri nedeniyle, glüteni dışlamak, her RA hastasının rutin tedavisinin bir parçası olarak önerilmemelidir. Araştırmalar, glütensiz diyetin kepekli tahıllar, lif, D vitamini, B12 vitamini, folat, demir, çinko, magnezyum ve kalsiyum gibi mikro besinlerde eksikliklere neden olabileceğini ve aynı zamanda şeker, tuz ve doymuş yağ içeriğinin yüksek, protein içeriğinin ise düşük olabileceğini göstermiştir. ABD Ulusal Diyet ve Beslenme Araştırması (NHANES), glütensiz diyetle beslenen insanlarda cıva, kurşun ve kadmiyum gibi sağlık açısından olumsuz etkilere sahip ağır metal konsantrasyonlarının arttığını bulmuştur. Bu durumun nedeni, bu insanların pirinç, pirinç ürünleri ve balık gibi yiyecekleri daha fazla tüketmeleri olabilir. Aslında, çölyak hastalığı olmayan kişilerde glüten alımı ile tip 2 diyabet gelişimi arasında ters bir ilişki olduğu bilinmektedir. Yani glüten alımı azaldıkça diyabet riski artmaktadır. Ayrıca, glütensiz bir diyetin sıkı bir şekilde uygulanmasının sosyal etkileri ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olabileceği de dikkate değerdir.


RA tedavisinde diyet ve besin takviyeleriyle ilgili sorular, özellikle kendi tedavilerinde daha aktif bir rol üstlenmek isteyen ve/veya ilaç tedavisinin ötesinde alternatif bir bakım yaklaşımı isteyen hastalar tarafından hekimlerle görüşmelerde giderek daha sık gündeme getirilmektedir. Ancak, bugüne kadar RA'da beslenme veya diyet takviyelerinin tıbbi tedavinin yerini alabileceğini gösteren tutarlı bir kanıt bulunmamaktadır. Bununla birlikte, beslenmenin RA ve eşlik eden hastalıkların yönetiminde kilo verme, lipit profili optimizasyonu, enflamasyon kontrolü ve dolayısıyla alevlenme kontrolü gibi yararları olduğunu destekleyen kanıtlar bulunmaktadır. Yakın tarihli bir sistematik inceleme, RA kliniğinediyetle müdahale denemeleriyle ilgili insanlarda yapılmış olan 70 çalışmayı içermekte olup, diyet yaklaşımlarının ve/veya takviyelerin, özellikle Akdeniz diyeti, yüksek doz omega-3 PUFA takviyeleri, D vitamini takviyeleri ve sodyum kısıtlaması gibi faktörlerin, RA'nın subjektif ve bazı objektif aktivite sonuçlarında bazı faydalara sahip olabileceğini belirtmiştir (1). Bununla birlikte, eliminasyon, açlık veya vejetaryen diyetleriyle elde edilen sonuçlar, bu tür müdahalelerin bireysel olarak ve gıda allerjilerine/intoleranslarına bağlı olarak değerlendirilmesi gerektiğini önermektedir.


RA tedavisinde beslenmenin önemi tartışmasızdır. Her bireyin metabolizması, bağırsak florası ve besin toleransı farklıdır. Bu nedenle, bireysel bir yaklaşım benimsenmesi önemlidir. Bir hastanın glüten intoleransı veya hassasiyeti varsa, glütensiz bir diyetin semptomların azalmasına yardımcı olabileceği gözlemlenebilir. Ancak, glütene toleransı normal olan hastalara glütensiz bir diyetin gerekli olmadığı belirtilmelidir. Ancak, bazı hastalar glütenli yiyecekleri tükettiklerinde şikayetlerinin arttığını deneyimleyebilir ve bu nedenle glütensiz bir diyet takip etmekte ısrarlı olabilirler. Bu durumda, hastaların olası risklerden kaçınmak için hekimlere ve diyetisyenlere danışarak sağlıklı ve dengeli bir diyet hakkında bilinçlenmeleri önemlidir.



Referanslar

1. Philippou E, Nikiphorou E. Gluten or no gluten for rheumatic diseases? Joint Bone Spine. 2022 Nov 1;89(6):105453.

2. Nikiphorou E, Philippou E. Nutrition and its role in prevention and management of rheumatoid arthritis. Autoimmun Rev. 2023 Jul;22(7):103333.

3. Lidón AC, Patricia ML, Vinesh D, Marta MS. Evaluation of Gluten Exclusion for the Improvement of Rheumatoid Arthritis in Adults. Nutrients. 2022 Jan;14(24):5396.



526 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page